Dua Zamanı Nevin Meriç
Ve sonbaharda geldi. Eylül ayının son gününde sonbaharın ilk yağmuruna kavuştuk. İnce ince yağan ve insanı etrafa kaçırtmayan yağmuru çok severim. Ne bileyim su işte bir biçimde insanı mutlu ediyor. Gerçi zaman zaman çok hızlı da yağıyor ama ben yakalanmadım Allah’a şükür. Tam cumadan çıktık sakin sakin döküştürmeye başladı. Yağmura yakalanmamak için hızla mekana yöneldim. Zaten buralarda hiç yürümüyorum hep koşuyorum, vapura koş, arşive koş, camiye koş, müftülüğe koş mecazen tabi.
Bu hafta arşivde sistem bozuk olduğundan dosya alıp verme işi olmadı verimsiz geçti. Neyse bugün yapılmış. Öğle tatilinde önce arşiv işini hallettim. Sonra da Gülhane’den yukarı çiseleyen yağmurda çıktım. Vakit epey yaklaştı. Camiye geldiğimde ezana üç dakika vardı.
Cami henüz dolmamış. Yağmur cemaati de etkilemiş anlaşılan diye düşünürken oldukça büyük bir kafile camiye giriş yaptı. Hac yolculuğu başladığı için gidenlerin buraları ziyaret zamanı gelmiş. Yurdum insanı akın akın ziyarete geliyor. Civar illerden de olabilir.
Camide her zaman ki yere konuşlandım ama bir süre sonra görevli buraya erkekleri alacaklarını dışarıda yağmur olduğunu söyledi. Homurdanarak bulunduğumuz yeri terk ettik. Çünkü erkek cemaat te az. Aşağısı dolmadı ki yukarı çıksınlar. Neyse homurdanarak söz dinleyen bir toplumsal davranma biçimiyle diğer tarafa geçtik. Burası daha güzel camiyi cepheden görüyor. Bir ikram sanki … arka safda bahçede gördüğüm kafilenin hanımlarından bir grup var.
Vaaz veren hoca çok güzel konuşuyor. Genelde cumaları camideyim ama yıllar oldu ki doğru dürüst vaaz dinlemedim. Hocanın ses tonu da, ayarı da yerinde. Konu ahlak üzerine; gittikçe kaybettiğimiz hasletlerimizden. Ezanı duyunca da bitirdi. Hocaya cemaatten ariza verenler olmuş galiba ki onları okudu. Bir çeçen iki hastası için dua istiyormuş. Allah şifa versin. Cemaatin arasında bembeyaz cübbesiyle biri dolaşıyor. Dikkat edilince Emrullah hoca olduğunu gördüm. Cemaatten bazılarıyla salavatlaşıyor. Demek ki protokolden birkaç kişi de burada. Ev sahibinin misafirlerini karşılaması güzel bir duruş tabi ama ne bileyim bu kadar cemaatin içinde birkaç kişinin elini sıkmak pek şık durmadı sanki. Hoca geç geldiği için karşılamada gecikmiş olabilir. Telafi için böyle yapıyor anlaşılan. Bunun dışında memlekette protokolün de namaz kıldığını görmek güzeldi Elhamdülillah. Her kesimden insan kadın erkek cami ve namaza dahil oluyor. Bugün şöyle bir soru aldık. Üç ay öncesine kadar ataist olup tevbe edip namaza başlayan Antalya’da yaşayan bir hanım, kadın Cuma namazı kılar mı dedi. Allah sayılarını çoğaltsın.
Namaz için tekbir duyuldu. İlk sünneti eda edildi. Selam verdikten sonra safın yarısının boş olduğunu fark ettim. Arkada ki teyzelere öne geçmeleri söyledim. Kafileden ayrılması sorun olmaz inşallah. Neyse birkaç hanım gelerek safı tamamladı. Arkada iki hanım çok güzel okunan kamete inat sürekli konuşuyor. Sabretmeyi deniyorum ama kamet bitecek. Zaten çok sabırlı değilim müdahale edip, ‘dua zamanı’ diyorum. Neyse ki sorun çıkmadı. Zaten hacca odaklandıkları için hemen toparlandılar da kameti doğru dürüst dinledik. Allah kabul etsin.
Hutbe ise çocuk eğitimi ve cami ilişkisi hakkındaydı ve çok güzeldi. Birden fark ettim ki hadislerden bir olayı anlatanlar seçilmiş. Mesela: Hz Peygamberimiz(s.a.s.), Amcasının oğlu Abdullah’ı bineğinin arkasına bindirmiş yol alırken, bir yandan onunla sohbet ediyor ve şöyle diyordu. ‘Yavrum, sana bak ne öğreteceğim: Allah’ın hakkını koru ki, O da seni korusun. Allah’ın hakkını koru ki, O’nu her daim yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman Allah’tan iste; yardım dileyeceğin zaman Allah’tan yardım dile’… hadisi dinlerken birden olayın içinde belki de Peygamberin yanında veya onları görenlerin içinde kendinizi konuşlandırıp hikayeye dahil oluyorsunuz. Bu hutbe tarzını beğendim. Ve bir başka hadis ; ‘Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz’… çocuğu anne yetiştirir deyip ondan da kendilerini sıyıran babalara duyurulur. Zihnimde sürekli Selimiye’nin perspektifi var. Burada daha iyi anlaşılıyor. Gerçekten çok büyük bir cami. Cemaat ve imamete farklı bir boyut kazandırıyor.
Ve safları şıklaştırın ihtarıyla caminin iki yan bloğu iyice öne doğru kaykıldı. Cemaat azlığı dikkati çeker vaziyette. Cemaatin içinde öğrencilerin fazlalığı dikkat çekici. Derslerin başlamamış olmasının bunda etkisi var mıdır bilinmez. Tam namaz için tekbir alıyorduk ki aşağıdan bir çocuğun ağlayan sesi duyuldu. Bu çocukların namazın başlama anıyla ilgili özel bir kontakları var. Zamanlama ancak bu şekilde tutturulur çünkü. Emrullah hoca ilk rekatta vedduhayı okuyor. Ve ikinci rekatta babasının yanından fırlayan bir çocuğun koşar adımlarla camiyi birkaç kez arşınladığı duyuluyor. Çocuk mutlu da bize ne olacak. Birden Emeviye caminde en büyüğü sekiz yaşında ve diğerleri daha küçük olan çocuklarıyla birlikte namaz kılan babayı hatırladım. En küçük kazara başını yana çevirdiğinde baba eliyle çocuğun başını tutuyor ve sakince düzeltiyordu. Diğerleri için zaten müdahale gerekmiyor. Güzel bir fotoğraf vesselam. Ve namaz bitti. 30 .9. 2011 Nevin Meriç