CAM KENARI
0
Yorum
1431

kez okundu..

 CAM KENARI

YILDIZ RAMAZANOĞLU

Yıldız Ramazanoğlu'nun 2021 yılı hikâye kitabı Cam Kenarı. İz yayınları basmış. Ana tema yerleşiklilik bir diğer anlamda ait olma- insan ilişkisi. Kitapta  yüzleşme hikâyelerini görüyoruz. Bu bana akşam yapmadığımız güne dair değerlendirmeleri kitap üzerinden yapıyormuşuz gibi geldi. Bu anlamda günün, anın, mevcudun edebi forma dönüşerek elimizin altına gelmesi de güzel bir imkân. Buradan yola çıkılarak kitap iki başlıkta oluşturulmuş. 1) Mülteciler 2) Mülteci Olmayanlar.  Hikâyelerin isimlendirilmesinde de bu vurguyu görüyoruz. Mülteci olmayanların gündemleri ile olanların gündemleri çok farklı. Bir de mevcuda dâhil olmak için mülteci olanların çabaları iyi düzenlenmiş. Mülteci olmayanlar hiçbir atölyeye katılmıyor mesela… Kitabın en önemli özelliği anda kalmanın hikâyeleştirilmesi… Bu anlamda kitabın ismi tam da Cam Kenarı’ndan görülenler veya okunanlara dair… Ramazanoğlu bu meyanda çok başarılı…

 

Kitabın ilk kısımda kitap Suriye’deki savaş yüzünden ülkemize gelen mülteciler ve onlarla bir arada yaşama biçimimize dair duruşlarımızdan haber veriyor. Ve toplum olarak yaşadığımız bu büyük olayın edebi formda yazılması hem yüzleşme hem de literatüre katkı açısından önemli bir katkı olmuş... Hikâyelerden bazılarını anlatmak istersem;

İlk hikâye “Pinokyo'dan Haber var” başlığını taşıyor. Yazarlık atölyesi olarak dağ kampında bir araya gelen bir grup çocuğun hikâyesi. İdris kamptaki mülteci, Sefa’da depremde babası ve kardeşini kaybeden çocuk. Ramazanoğlu farklı hikâyelerin karşılıklı benzer duruşları üzerine acı, bireysel duruşlar, toplumsal karşılıkları çocukların diyaloglarıyla çok güzel yansıtıyor. " İdris mülteci olduğundan ihtimamda öncelikli olması lazım telkini Sefa'nın kafasını karıştırıyor ve deprem değil bina öldürüyorsa bizi de insanlar öldürdü, biz de vurulduk diye düşünüyor..." savaş ve depremin algıda farklılığına rağmen yaşantıda benzer acıları yaşattığı çok güzel anlatılmış

Yazarlık atölyesinde yazı- insan, yazar ilişkisine dair bilgiler de verilmeli. Bu zaviyeden olarak Ramazanoğlu: " Yazar olmak için bilinen dünyada daralmak, bilinmeyen dünyalara inanmak, çeperleri zorlamak gerek diyor mesela. Yazmayı seçtim sananlar, tersine seçildiklerini zamanla anlıyorlar... " diye de meseleyi manevi dünyayla da irtibatlandırıyor.

Hikâyenin bir cümlesi benim de takılıyorum: Atölyedeki çocuklardan mülteci İdris gece uyuyamıyor ve kalkıp abdest alıyor ve "kıbleyi bilemeden rastgele durup iki rekât namaz kılıyor."  Dağın başında kıblenin bilinmemesi doğal.  Gece yarısı da kimseye sorulmaz ama "Rastgele yerine, döndüm kıbleye diye niyet etseydi” diye düşünmeden edemiyorum. Çocuk da olsa namaz kılan kıbleyle ilişkiyi bilir diye düşünüyorum ve rastgeleye rezevr koymak istedim.  Mesleki deformasyon mu acaba…

Mülteci başlığı altındaki ikinci hikâye “Dördüncü Dünya” başlığını taşıyor. Hikâye kahramanı mülteci İyad'ın yazdığı daha doğrusu resimlediği sekiz sayfalık hikâyesinin ismi. İyad Dördüncü Dünyası’nı "Kapıda nöbetçiler var ve kimseyi içeri almıyorlar. Sadece ağaçlar, hayvanlar bir de bazı taşlar girebilir" şeklinde tarif ediyor. İnsansız olması enteresan...  İyad İstanbul’a yeni gelen 12 yaşında bir çocuk. Kendi kendine Türkçe öğrenmeye çalışıyor. "… levhaları ezberledim, renklerinden, uzunluklarından bir de şekillerinden tanıyorum" diyor mesela ve dil öğrenmeye dair ilk izlenimleri yansıtıyor adeta...

Ve Ümraniye’deki mültecilere yardım için yola çıkan iki hanım yanlarına İyad'ı da alarak mültecilerin oturduğu mahallelere evlere, hayatlara, hikayelere dahil oluyorlar... Daha çok kadın, engelli çalışamayan erkek ve tabi çokça çocuk olan evlerin hali de gözler önüne seriliyor...

Bu başlıkta 3. hikâye “İkon”. İkonlaştırılmaya dair farklı hikâyelerin konu edinilmiş. Tez yazma sürecinde tıkanan bir akademisyenin hikâye yazma atölyesine katılımı ve yine yazma eylemi insan ilişkisine değinilmiş. Bir anlamda neden yazdığını da bize sunan yazarın, yazmaya dair zenginliği de karşımıza çıkıyor. Yazma aynı temanın farklı insan algılarındaki karşıtlıkları ortaya koyarak hem muhalif bir eyleme hem de espiriye dönen yüzü de enteresan

Hikaye 4: “Kırmızı, Küçük ve Bıçkın” : artık iyice gündelik hayatımıza dâhil olmaya başlayan yapay zekayı konu alan bir hikaye kahraman Siri... Bu hikâyede bir film atölyesi var. Kitabın birinci kısmı atölyeler üzerine inşa edilmiş bir anlamda

II-Mülteci olmayanlar.

Bu bölüm yerleşiklerin gündelik hayatları, gündemlerine dair gibi de düşünebiliriz.

Hikâye 5: “Balkon” Bir apartman komşularının Korona karşısında duruşları, balkondan çevreye, hayvana, dünyaya salınan hayatlar hikayeler...

“Dünya Bir Cüce” , “ Dünya Beyaz Bir Cüce”, “Halamın kaktüsü Suyu Seviyor”, “kanlı Ay Tutulması”, “ Yaprak Gece Rüzgar Pençe”, “Teravih”, “Orta Koltuk” ve “ Gülünç” den oluşuyor.

Nevin Meriç

3 Mayıs 2021

 

 

3.05.2021 tarihinde yazıldı..

İsminiz
Puanınız
Yorumunuz
Kalan karatkter sayısı : 500
Yorumumu Gönder


Anasayfa | Ziyaretçi Yorumları | Galeri | İletişim         

  

NEVİN MERİÇ® 2011  RESMİ WEB SİTESİ |www.nevinmeric.com
Yayınlanan yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması  5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre (YASAKTIR) suçtur.